Uzun bir geceydi bu gece, bitmek bilmedi.
Insanın uykusu kaçınca her şey büyüyor, uzuyor, genişliyor ve bitmiyor.
Uykuyla, uykusuzluk arasında kalan göz kapaklarım sabaha ağır ağır açıldı.
Saate baktım 8.39 du.
Gece en son duyduğum ses, sanki odanın ortasında vurulan davulun tokmağıydı.
Başımı yastığın altına soktum.
Bir şiir dinlemek istedim o saatte.
Kulaklıklarımı taktım.
Düş gibi bir yere gittim.
Harika bir fon müziği eşliğinde, yüreğime dokunan siirler dinledim.
Hiç uyumadım gecenin o saatinde, bildigim şiirleri birlikte söyledim.
Ikimiz ne güzel bir gece geçirdik şairle.
Rüzgar da vardı dışarda, cama vuran yağmur da.
Her damlanın cama vurup aşağı kaymasını izledim sonra.
Nerde bitiyordu yağmur damlasının yolu.
Gördüm.
Tam pencere çerçevesinin üstünde birikiyordu.
Oradan hep birlikte balkona iniyorlardı.
Balkonda biriken yağmur sularının içine ay doğmuştu.
Ben hala şiir dinliyordum.
Başımı yastığın altından, nefes almak icin açtığım küçük oyuktan çıkardım.
Gökyüzüne baktım ay bütün ihtişamıyla parlıyordu.
Hem orda, hem suda, iki ay vardı.
Aralarına girip bir dilek tuttum.
Olurdu biliyordum.
Ay beni kırmazdı.
Ne kendi, ne de sudaki aksı.
Şiirler bitti kulağımda, biriken sular hafifce aktı aşağıya, balkondaki ay düştü yavaşca, gerçeği bulutun arkasına girdi, uykum geldi, önce gözlerimin içine girdi, yaktı gözlerimi, ordan göz kapaklarıma.
Sabah oluyordu.
Gökyüzünün rengi açılmaya başlıyordu.
Yumuşakça kıvrıldım yatağa.
Hep soluma yatardım bir ara, sonra yüreğim göğüs kafesimin içinde sıkışır oldu, döndüm sağıma, dün sabaha karşı ise sırtüstü yattım, tavanda oynaşan sokak lambasının sarı ışığıyla birlikte uyuyakalmışım.

Sabah 8.39 da kalktıgımda mışıl mışıl bir uykudan uyanmış gibi, dingin ve rahattım.

Dilimde ya bir şarkı vardır ya da bildigim bir şiir olur sabahları.

Bu sabah da en son dinlediğim şiirin tadı kalmış dilimde.
Söyleye söyleye kalktım, giyindim, gidiyorum.

“Ben bazen münasip bir yerde inmek istiyorum. Size de oluyor aynından biliyorum.”/ Birhan Keskin❤


Yorum bırakın