Ama neyi bilmek. Sokrates’in dediği gibi ” kendini bil” belki de en olması gereken BİLMEK. Peki kendini bilmek nedir?
Kendini bilmek kimine göre kişinin kendisiyle barışık , kimine göre kişinin kendini tanıması, kimine göre ise kişinin gizil güçlerinin farkında olması. Evet kendini bilmek kişinin kendini tanımasıdır, kişinin kendiyle barışık olmasıdır. Peki kişinin kendini tanıması ya da kendisiyle barışık olması nedir? Kişinin ben tembelim demesi, şişmanım demesi kendini tanıması ya da kendiyle barışık olması anlamına gelir mi? Sokrates herhalde bunu söylemiyordur.
Sokrates kendini bil derken yetersizliklerini eksikliklerinin farkına var , farkına vardığın bu eksiklikleri gidermek için de mücadele et gerekeni yap diyordur. Çünkü yaşam hepimizin bildiği gibi mücadele etmenin ta kendisidir. Ve bu mücadeleyi sürdürdükçe yaşam vardır ve bu yaşam içerisindeki mücadele eksikliğimizi , yetersizliklerimizi hiçbir zaman tamamlamaz. Bu mücadelenin sınırı ve sonu yoktur çünkü. İşte bundan dolayı Sokrates’i bir kez daha anmak gerekir ;çünkü o “bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şeyi bilmediğimi bilmektir.” sözüyle bu durumu özetler.
Öte yandan Sokrates bir paradoksla erdemli olmayı bilgili olmayla eşdeğer görür. Hiç kimsenin bilerek kötülük yapmayacağını kötülüğün kaynağının da cehalet olduğunu savunur. Bu düşünce dün de olduğu gibi bugün de tartışma konusudur .Çünkü cehaletin ne olduğu tartışmasını ortaya çıkarıyor. Nedir cehalet cahillik ? Cehaletin ya da cahilliğin okumayla diplomayla hiçbir alakası yoktur yaşam içerisinde edindiğin bilgiyi doğru yerde doğru zamanda kullanabiliyorsan cehaletten cahillikten uzaksındır.
O halde yaşam kendini bilmekle başladığı gibi bilgi edinmek için mücadele edeceksin, ettiğin mücadele sonucunda edindiğin bilgiyi de kullanabileceksin ya da kullanmak zorundasın.
Günümüz dünyasında insan olma zorunluluğu budur.
Bilmek ile ilgili yorum yok
Bilmek

