Yakın dönem hatıralar silinebilecekmiş! Yakın, uzak, ilk dönem… Beni yansıtan, beni ben yapan hazinemi benden alamazsınız, vermem…
O hatıralar ki, kâh gökyüzünü keşfedip, ruhumu arındırdığım, kâh yeryüzünde insana rastlayıp, bazen de yanıldığım, öfke biriktirip kavga ettiğim, kahredip ağladığım, yapılan haksızlıklarla şaşırdığım, etkiye tepki diyerek “benden” çıkarak başkalaştığım, yediğim darbelerle kanadığım, kendime acımadan kanırttığım, en beklenmeyen zamanda gelen tokatlarla sersemlediğim, mutluluktan kendimi “yüksek dağın kuşuyum” sanarak güvercin kanatlarımla uçtuğum, zaman zaman kendimi boş bir çuval gibi hissedip, “hadi” diyerek yine yeniden Simurg olmaya heveslendiğim, bana “bir şeyler” katıp, “bir şeyler” götüren anlarla, hikayelerle dolu, beni bana gösteren, aynam, aynadaki sır, hayatımın parçaları.
“Ne kadar silik, önemsiz de olsa, her şey hatıra sızısı”
Hatıralar “benim krallığımdır”. Onlara bakarak, o zaman ki ben olmadığımı bana gösteren asaletim!
O yüzden de vermem, hiç kimseye veremem; hiç bir hatıramı, an’ımı silmem, onlar beni ben yapanlar; vurdukça güçlendiğim, yaşadıkça öğrendiğim, bilgisiyle yoldaki taşları ayıkladığım zenginliğim. Geçmiş sandığımdaki hazinem. Kilitledim, anahtarı da…
Canan Kayışlı

