Küçücük bir pencereden kocaman bir dünyaya baktım bu yıl.
Ne kadar hızlı geçtim her şeyi.
Sanki biri beni aldı, bir el arabasına koydu.
Hızlıca koştu, ben her şeyi hızlı ve bulanık gördüm.
“Dur biraz da bakayım, tutayım, elleyeyim, seveyim, güleyim hatta ağlayayım, kızayım ” dedim, duymadı bile beni.
Kendi hızlı olmak istedi, benim üstüme attı her şeyi, koşturdu beni.
“Anlamadım ki ” dedim, ne hızlı geçti.
“Elle tutulur ne var sanki”
“Kaygılar” gerçi, ama onlar hep vardılar.
Hep de olacaklar.
” Hüzünler ” daima hayatın içinde yerini alacaklar.
” Öfkeler” öfkelenmeden ömür mü geçer.
” Sevgiler” sevmeden nefes alınır mı.
Seveceksin ki; kalbin çarpsın, kan pompalansın, heyecan yapsın yürek, yenilen, bazen de kederlen.
Sonra da unut gitsin.
“Dostlar” onlar hep olmalılar.
Ne sen bırakmalısın peşlerini, ne de düşmelisin yakalarından, ne de onlar seni gözardı etmeli.
Bi de ” özgürlük ” var.
Hissedebildiğimiz kadar.
Özgürlük bir insana verilmiş en önemli değer, giz, aşk, umut, rüya, hayal, can, gülümseme, bunların hepsi özgürlüğün içinde, yaşadığın müddetçe.
Içinde varlığına inandığın kadar özgürsün.
Sokakta kahkaha attığın kadar.
Pencerede sigara tüttürdüğün kadar.
” Hiç içmedim bugüne kadar, ama hep içesim var, şu zeytinli, ince ağızlı kadehten içilen içkiyi” diyecek kadar.
Ve içecek kadar.
Ilk kez gördüğün birini hemen sevecek kadar.
“Hadi kalk gidelim” diyen biriyle hiç düşünmeden gidecek kadar.
Kışın ayazında sokaklarda yürüyecek kadar.
Yağmurda sırılsıklam olup nezle olacak kadar.
Kediyi çılgınlar gibi öpecek.
Sokak köpeğine deli olacak kadar.
Pencerenin önünden geçen kuşu tutmak isteyecek kadar.
“Seni ne çok sevdim” diyebilecek kadar.
“Seni seviyorum” dediğin kadar.
Koşulsuz sevdigin kadar özgürsün.
Şarkı söyleyip dans ettiğin kadar bir başına.
Uyanıp göğe bakıp şükür ettiğin kadar.
Düşündüğün kadar özgürsün.
Bir şeyi istediğin kadar özgürsün.
“Git” diyebildiğin kadar özgürsün.
Ne olursa olsun, vazgectiğinde özgürsün.
Ağladığın kadar.
Çekip gittiğin kadar özgürsün.
Ya da kalmak istedigin kadar.
Şimdi küçük bir pencere var.
Ardında tüm bu yaşananlar.
Bitti kocaman bir yıl.
Hatta ben ne olduğunu anlamadan birinci ayı bile bitmek üzere.
Şunun şurasında on beş günü var…

