Seni, sadece ölüm yıldönümünde anmak, senin gibi hayata bağlı, hayatı seven birine haksızlık olur diye düşündüm Sevgili Eda! Doğum gününü hiç unutmadım. Hatta diyorum ki, artık terk-i diyar eylediğin tarihi unutsam. Geçenlerde, yeni aldığın evini temizlemeye giderken, elime tutuşturduğun, evin temizliğinden, eşyaların yerleştirilmesine kadar her şeyi, en ince ayrıntısına kadar yazarak organize ettiğin notlar düştü önüme. Aldığın tedaviden dolayı, sesin kısılmıştı, ama bu sözünün ses olmasına engel olamamıştı. Bana da kıyamamıştın, “Sen çok yoruluyorsun, yoruluyorsun temizliğe gitme” demiştin, “Gitme” oysa ben gitmesem, diğer yardımcılar, bahanelerle gelmeyecekti, ikimiz de biliyorduk bunu… Bir de hastalığın seyri sırasında demiştin ki: Umutsuzluğa düşünce, sadece Canan’ı aramak istiyorum, bana çare olacak, derman verecek tek kişi sanki o. Ve bu cümleni duyan arkadaşın, uzun süre aramayarak cezalandırmıştı seni ve sen o hasta yatağında buna üzülmüştün, “içimden geleni söylemekle hata mı ettim” çelişkisine düşmüştün.
İnsanlar neyi bilmiyor biliyor musun Sevgili Eda? Her gün görüşmek dostluk değildir, pohpohlamak ya da pohpohlanmak da dostluk değildir; dostluk, her ne yaptıysa ve her ne dediyse, ihtiyaç halinde dost dediğinin yanında olmaktır, kenarda, köşede, kıyıda sessiz durabilmektir, “neye ve kime ihtiyacın varsa, o olsun yanında, ama ben de buradayım ” diyebilmektir dostluk, aksi ego tatminidir,
feda-KÂRlıktır! “İhtiyacı” olan insanı, kendinden mahrum bırakarak cezalandırmak, insanî bir tavır olamaz! O insan düzlüğe çıktığında (çıkarsa eğer) konuşup bitirmek ya da gitmektir emeğe ve insana yakışan.
Ahh Eda, hani ben “Sencileyin” bir bilendim” ya… Ben hiç bir şey bilmiyormuşum meğer, hiç bir şey!
Ama bildiğim, ben seni çok özledim. ÖZlüyorum, ölüyorumdan sadece bir harf fazla, tek bir harf desem, duygumun yoğunluğunu anlatır mı sana?
Ben, senin herkesin bilmediği ve görmediği arka sokaklarını gördüm, sen gösterdin, oraya girmeme izin verdin, yüzleşmelerini dinledim, hep güçlü olmaktan yorulmuş bir kadının, zayıflıklarını keşfetmesine ve zayıflıklarıyla bir insanın nasıl güçlendiğine tanıklık ettim ve ben o Eda’yı/Mediha’yı çok daha fazla sevdim, çok.
Íyi ki doğmuşsun ve iyi ki yollarımız kesişmiş Edacığım.
Toprağın bol ve gül koksun arkadaşım…
Canan Kayışlı
ODOR ROSAE / Gül Kokusu ile ilgili yorum yok
ODOR ROSAE / Gül Kokusu

