Karanlıkta da Görebilmek

Bazen yaranın merhemi hiç ummadığındadır.
Yanıtını aradığın soru da.
Bazen en az duymak istediğin, en güçlü sesini duyurur sana.
Bazen sana çok iyi gelen, aslında hiç de iyi gelmemiştir.
Uzaklaşınca anlarsın.
Gitmenin, gidebilmenin aslında ne kadar hafif olduğunu, sandığın gibi dünyanın sonu olmadığını, yükün hiç de ağır olmadığını ve hatta çok da önemli olmadığını…

Gidenin gitme sebebinin zamanla unutulduğunu, bu gidişin seni hafiflettiğini…
Gidenin daha ağır bir yükle yola devam ettiğini anlarsın belki de…

Çok olanın az olduğunu, az olanın ise çok olduğunu, bir şeyler karanlığa döndüğünde anlarsın.

Bazen aydınlıkta daha az görür insan.
Karanlık geldiğinde, aydınlıkta kalan parça varsa, o tüm detayıyla görünür, çıplak, olduğu gibi, öylece…
Görme yetin iyileşir karanlıkta.
Bir süre sonra karanlıkta kalan tüm parçaları da net görmeye başlarsın.
Sisli ve soluk olsa da.

Ama aydınlıkken dikkatini çekmeyenin, karanlıkta nasıl görünür olduğunu anlayamazsın.
Bazen yoklukta anlarsın varlığında göremediğini.

Bazen uzaklaştığında anlarsın burnunun ucundayken idrak edemediğini..


Yorum bırakın