Kişisel tarihimde iş skalam oldukça geniş. Ütücülük de yaptım, temizlik elemanı olarak da çalıştım, çocuk ve yaşlı bakıcılığı, terapistlik de yaptım. En son işim aile-eğitim danışmanlığı ve eğitmenlik.(Elbette ki bu iş kollarının eğitimlerini aldım )Artık buradan emekli olmayı beklerken… Kendimi nikah memuru olarak buldum. Evvet efendim, yakın bir zamanda çok sevdiğim bir aile dostumun, çook sevdiğim oğlunu ve güzeller güzeli nişanlısının nikahını kıyma onuruna Mazhar olacağım. Daha ne olsun diyeceğim de… Çünkü hayat soru soranlara cevap veriyor, doğru soru soranlara, doğru cevaplar geliyor. Mesela diyorum ki: bundan daha mutlu nasıl olabilirim?
“Hayat sana teşekkür ederim”

Mayıs başlarında yazmışım bu satırları, sonra bir dostumun acısına “denk” gelince, bu mutluluğu paylaşmayı “zül” saydım. Ama hayat acı ve tatlı yanlarıyla var, akıyor. Akarken acıyı, mutsuzluğu, yalanı, sahteliği de alsa, ahh alsa. Maalesef o kavramları ve bunlara “yurt” insanları bize “kâr payı” olarak bırakıyor, ibret gibi bir şey bu, belki de hediye ya da ödül. “Gör bak ve öyle olma” sopası, kim bilir. Akış o insanları önüne katıp almıyor da, onların üzerindeki, onların kirini, pasını örten perdeleri kaldırıp, onları daha görünür hale getiriyor, çırıl çıplak! Empatiden, mertlikten uzak, bencil ve egoyla beslenen insan yığını!

Hayat devam etmiyor bazen, bazen koştuğu gibi, duruyor da, donuyor hatta. O zamanlarda, insanın insana ihtiyacı oluyor “İnsanın acısını insan alıyor” Çünkü acı paylaşıldıkça azalıyor.
Ama artık, belki de hep böyleydi, insan bulmak zor! Yine de,
“Umutsuzca insan arıyorum.”
“Tünel karanlığını aydınlatmak için,
Bu lanetli gezegenin
kalabalıklarında,
Gökteki yalnız Tanrı,
İnsandan daha kolay bulunur.”.

Ama belki debir zaaf bu, insandan vazgeçemiyorum!
Bu “Kemal” yaşımda yeni bir şey keşfettim, malum öğrenmenin yaşı yok.
Kendini bulamamış, hatta hiç aramamış insan, başkası için de var olamıyor. Varmış gibi yapsa da, yok. Maalesef!

#EdaEnis


Yorum bırakın