MAGNUM OPUS/En İyi İş

Herkesleşen zamanlardaki nefesin adıdır inceliik. Şairin “Ah artık kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya” serzenişidir. Normalin ötesine geçmektir, derinliktir, yoğunluktur, insanın kendi içindeki kendiyle valsidir.
“Ben bu yüzden, incelikler yüzünden
belki daha çok üzüldüm”
“İnceliklerin annesi” demişti bir güzel dostum bana. Bu sözün büyüklüğü mahcup eder beni, ama buna layık olmayı da onur sayarım.

Kısa bir süre önce, yüreğimden akan bir eylemi, “en büyük, en düşünceli, en zarif ” diyerek öven, ama söz konusu ben ve benim bir “ihtiyacım” olunca umarsız dağlarına kaçan birinden öğrendim, incelik bazı yüreklere yakışmıyor. Kalp küsünce, merhamet ve vicdan da terki diyar eyliyor! Gözde ve gönülde büyütülen insanların “intiharı” ahh ne acı!

O, Adana’nın benim için , çok uzun zamandan beri, derin bir “ıssızlık” demek olduğunu biliyordu. Belki bu yüzden, belki de sevgiden, beni şahane kolyeyle karşıladı. Ben hediyenin, sade ve sadece bir madalyon olduğunu sanıyordum. Sonra bir tarafında, annemle ikimizin fotoğrafını gördüm, ikimizin en sevdiği fotoğraftı bu, duygular şelale misali aktı. “Madalyonun arka tarafında” ise
bitki, çiçek sureti vardı. Benim bomboş gözlerle baktığımı görünce dedi ki: İyi bak, bunlar annenin saçları, o artık yanında ve hep. Gördüm, algıladım ve hissettim; annemin saçları, bir madalyonun cam çerçevesinin içindeydi.
AnneM boynumda artık, bir madalya gibi değil, bir madalya diye.
Bu inceliği bana layık gören ise… Bir canım. Onun zarif jestlerine defalarca mazhar oldum.
Ama bu kadar büyük, bu kadar değerli, bu kadar özel bir hediyeyle bir insan kaç defa muhatap olabilir?
Ne diyebilirim ki Sevgili Handan! Nasıl teşekkür edebilirim ki? Yüzün, gözün, özün, sözün hep gülsün canım, kardeşim. Cansuyu verenlerin çok olsun, bana verdiğin gibi, verdiğinden çok.

“Acıyı bal eylemek” faslından geçtim…
Hoş geldin hayat!

Canan Kayışlı


Yorum bırakın