Saklı Mektuplar

Jim Rohn der ki: İnsan, en çok zaman geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır.
“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” demenin başka bir ifade tarzı olmalı bu cümle. Gerçekten de bizler, hayatımızdaki insanlardan arta kalanız.

Kitaplarda da durum böyle mi acaba? Onlar da tıpkı insanlar gibi, birlikte vakit geçirirler mi? Kitapların kitaplıktaki “mevkisini” belirleyen kıstas nedir? En sevilenler, en değerli görülenler, en çok okunanlar, boy sırasına ya da konularına göre; kuşkusuz ki, herkes kendince yerleştiriyor, kimini göz hizasında, kimini gözden ırak!
Bir kiymetliM göndermiş bu fotoğrafı. Nazım’ın yanına “konuşlandırmış” Saklı Mektuplar’ı.
Nazım kitaplarının tozunun bulaşma ihtimali bile iltifatken, onun bir kelimesinin Saklı Mektuplar’a akma ihtimaline ne denir?
Nazım’ın “üç gül” şiiri var mıydı, yoksa o, bir kitabının adı olan üç şiir miydi ?
“Cebimde yoktu, yüreğimden verdim” diyen Nazımvari hediyeler baş, göz üstüne, yürek içre…

Şımarma hakkımı saklı tutarak,
hayatın kaldırma gücüne teslim oldum!

Canan Kayışlı


Yorum bırakın