Hayatı Çalınmış Çocuklar

Hiç bir şeyden nefret etmedim şu sigaradan ettiğim kadar.
Ne elime aldım bir kere heves edip.
Ne bir nefes çekmişliğim var.
Hatta sigaranın varlığı bile olmadı hayatımda.
Bana bir sigara alabilir misin, diyenler olur arada.
Alamam derim.
Ona veremem para…

Dün akşam saat 5 gibi evden çıktım.
Yine uzun uzun yürüdüm.
Çok serindi hava ve yağmur çiseliyordu.
Cadde bomboştu.
Pazar gününün verdiği bir ağırlık vardır, güne yansır.
Bir saat diliminin içinde debelenip durur insan pazar günleri.

Gece olsa da gün bitse de yatsam der..
Dükkanlar kapalıdır genelde, gri kepenkler çekilmiştir.
Herkes bir yere gitmiş gibidir.
Tam sokağın başından eve doğru dönüyordum ki.
Hişt abla, diye bi ses duydum.
Abla demeleri hoşuma gittiği için durdum😊 Sağ taraftaki çorbacının önünde iki tane çocuk, biri 10 yaşında olduğunu söyledi, diğeri 6 yaşındayım dedi.
Biri kız biri oğlan.
Kağıtçı çocuklar. ♥️♥️
Çalışan yani, o küçücük halleriyle.
Nasıl kirlilerdi, zeytin gözlerinin karası tenlerindeydi sanki.
Saçları yıkanmamaktan keçe gibi.
İkisinin de elinde sigara.
Önce oğlana baktım ciddi ciddi içiyor, bi de gösteri yapıyor üflüyor dumanı bana.
Sonra küçük kıza baktım, önce o yanmayan sigarayı ağzında tutuyor sandım.
Meğer o da tüttürüyor .
Deli olmak bu herhalde .
Çektim elinden küçük kızın sigarayı.
Deli misin sen, nerden buldun bunu da içiyorsun , dedim.
Çok tehlikeli , ciğerlerin hasta olur.
Biraz yana doğru döndü, bir bacağını diğerinin üzerine attı, eliyle bir umarsız hareket yaptı “amaaan abla geçecen onu” dedi bana.
Güler misin.
Ağlar mısın.
Hayatından erken vazgeçmiş gibiydi küçük kız.
Hayatı da var mıydı bilinmez.
Nereye doğmuştu, hangi gerçekliğin içine.
Yaşadığı neydi.
Amaaan derken salladığı küçük eli, neyin sorgusunu yapıyordu.
Nelere incinmişti küçük yüreği.
Yaşadığı hayattan başka hangi hayatları biliyordu.
Hangi ömrü sürüyordu.
Sonra ne olacaktı o kız çocuğu.
O minik kirli ellerinde kucak dolusu mor menekşe tutmalıydı oysa.
“Senin elinde şimdi bebek olmalıydı” dedim.
Ne bebeği dedi.
Oyuncak bebek dedim.
Sonra dediğimden kendim utandım.
O da boş boş baktı zaten bana.
Belli ki hayalini bile kurmamıştı o güne kadar bir oyuncak bebeğin.
Onun savaşı gerçekliklerin içindeydi.
Defalarca gidip gidip geri döndüm.
Sonra; git abla git buradan dedi o küçük kız bana.
Ama öyle bir ifadeyle dedi ki; gerçekten oradan uzaklaşmam gerektiğini anladım.
Ben gittim, o hüzünlerini saydı…


Yorum bırakın