Yıllar önceydi, daha saf zamanlarımda, dost, hatta arkadaş olmadığını defalarca kanıtlayan biri bana “şundan uzak dur, iyi bir papuç değil o” dediğinde yakın arkadaşımdan şüpheye düşmüş, ona mesefa koymuştum. Sonradan bu söylediklerinin, o kişiye daha yakın ve tek olma çabası olduğunu anladım, insanın bir yüzünü daha görmüştüm, kadının kadına kurt olduğunu da.
Ondan sonra hiç kimsenin, hiç bir şeyi bana bu şekilde dikte etmesine izin vermedim, zaten ben de bana yapılmasına izin vermediğimi kimseye yapmam, yapmadım.Anladım ki dost, yanlışlarını, hatalarını gösterse de, dikte etmeyendir; her koşulda, her zaman, mesafelere de rağmen, sarıp sarmalayandır; aynadır, “bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” cümlesi laf-ü güzaf değildir. Dostu zor zamanlarda kanatlarının altına almak, yüce gönüllülük olsa da, dostun hatalarına kör olup, ortak olmak, onun üzerinden ya da onunla vurmak ise “alçak gönülsüzlüktür” Dost gerekirse, seni senden de koruyup, sendeki sene savaş açandır, pohpohlamadan öven, ama acı da söyleyendir. Insan en çok ilişkilerle gelişirmiş, bu sadece karşı cins üzerinden değil elbette. Ama gelişmek zor ve meşakkatli bir yolculuk.
Bakacaksın, göreceksin, bileceksin, hissedeceksin, yolda kalacaksın, yoldaki taşları, kayaları temizleyeceksin. Bu kadar uğraşmaktansa, yüzeyde hafif hafif yaşamak daha eğlenceli değil mi? Zor ve zorba yaşamaya, hayatı zorlaştırmaya ne gerek var?
Hayat tercihlerden ve seçimlerden oluşur…Bazen bizim veremediğimiz kararı, hayat bizim için verir, verdirir. O seçim/karar/tercih o an için doğru gibi görünmese de, sonrasında anlarsınız, anlarsınız. Her şey olması gerektiği gibi olur, olması gereken zamanda. Zorlamak cezadır!
Canan Kayışlı 16/11/2021

