Çok zenginmiş!
Acının, kederin, yenilgilerin, iflasların, kaybedenler kulübü üyeliklerinin zengini olduğunu söyledi.
Gözlerindeki derin hüz(ü)nü, kalbimde gördüm…Dostum/du!
İnsan en karanlık yönlerini ve en derin sırlarını en güvendiği insana (Dost çoğul eki kullanılmayacak kadar azdır) emanet eder. Çünkü ne kadar ketum olursa olsun, insan içinde biriktirdiklerini boşaltmak, paylaşmak ister; derin bir kuyuya anlatır, gider gün batımı şavkının, altın parlaklığında vurduğu bir nehire anlatır, hatta musluktan akan suya anlatır, ama anlatır. Bunların hiç biri, güvenilir bir dostun gözüne bakarak anlatmaya benzemez. Göz göze, can cana muhabbet, lezzeti damakta değil, yürekte bir huzur…
Ama dostlar da hata yapar; dostlar da yüzüstü bırakır insanı; en dar zamanlarda sırtını döner, en zor zamanlara umarsız olur, uzaktan bakar, ikili ve özel muhabbeti başkasına taşır; başkasının üzerinde tepinmesine, üstelik “haýırlı işler” densizliğiyle fırsat verir; dost, dost, dost….
Sonra…Yürekten gelen bir özür; sonra şaşkınlık, sonra derin bir sessizlik, sonra yok olma isteği…
İnsan her şeyi unutur da, o zamanların hissettirdiklerini unut(a)maz! Güvercin yürek çırpınır, aslan güç tükenir. Çünkü şüphe, çünkü ruhuna kibrit suyu dökülen güven, çünkü kocaman bir boşluk, hiçlik; kaybolma isteği kucağında dinlenen Asmahan şarkıları…. Güvercin yürek çırpınır, aslan güç tükenir.
Oysa ben senin yüreğini görmüştüm. Ona ne yaptın sen? Sorular, sorular….
Benim senin karanlığında çiçek açmam imkansız!
“Cehennem başkalarıdır”. Üşüyorum…

