“Bak bu yara izlerine, sırtımda yok ama”
Aşıyorsun tökezleme taşlarını birer birer…
Aştıkça güçleniyorsun…
Güçlendikçe aslında ne kadar zayıf olduğunu anlıyorsun.
Yeni tökezleme taşları çıkıyor önüne; bu da biraz daha güçlenmek demek yine, yeniden.İnişler, çıkışlar,düşmeler, kalkmalar demek; kendi kendini, kendi kendine avutmak demek; durmak ve görmek demek!
Ve sonra, ahh sonra …Bir bakıyorsun ki, en yakınında bildiğinin “kuklası” ya da kurbanı olmuşsun.Sırtını dönecek kadar güvendiklerin… Sırtın mı kanıyor ne? Geçer, bu da geçer!
İnsan hep uzağa bakıyor, hep uzağa. Çünkü yakındakini, yanındakini yakın biliyor, yakınında sanıyor.
Ne zaman ki gözler kendine ve yakına dönüyor!
Ve görüyor… Ve biliyor…Ve anlıyor…Anlamıyor!
Sonra…
“Iyilik güzellik” değil!
Hayat kalmadığı yerden devam ediyor.
Ve herkese ve her şeye rağmen. “Hayat güzeldir”.
“En görkemli yıkımların altından bile kalkıyorum,
değişiyorum, acılarımla kendimi büyütüyorum.”
Canan Kayışlı 10/02/2019

