Yaşam, insanın eylemleri, düşünceleri, kaygıları, hevesleri, hayalleri bütünlüğünde yaşanan, deneyimlenen bir olgudur.
Yaşam ancak “içten deneyimlenerek” kavranabilen bir olgudur.
Yaşam, hayal kurmanın ve o hayali gerçeğe dönüştürmek için verilen çabanın bütünüdür.
Olur ya da olmaz.
Tutar ya da tutmaz.
“Bazen olmaz” hatta.
Ne yaparsan yap, bir türlü eksik taş bulunmaz.
O açık bir türlü tamamlanmaz.
Belki baştan başlamak, bi şeyleri yeniden kurgulamak, hayal dünyasını biraz daha geniş tutmak, hatta “düş” görmek gerekir.
Düşler gerçek değildir ya hani, hep tersi çıkar bilinir.
Belki de bu denenir.
Yaşamda başarı yok bence, sadece doğru hedef var.
Hedefin doğruysa başarmış gibi olursun.
Vardığın nokta seni mutlu ediyorsa başardım sanırsın.
Yaşam çok yorucu ayrıca; her gün yeni baştan başlamak zorundasın.
Isteklerin ve arzuların yeni günün koşuluna göre şekillenir ve sen buna uymak zorunda kalırsın.
Hiç bir gün bir öncekinin aynısı olmuyor ne tuhaf.
Ve gelecek gün de, bugünün aynısı olmayacak.
Sokakta gördüğün adam, yarın yine orda durmayacak.
Durakta bekleyen insanlardan illaki biri eksik olacak.
Beyaz kedi bugün kırmızı arabanın altına sığınmış olacak.
Yarın siyahın.
Gri kedi çimlerin üstünde debelenirken bugün, yarın kasabın önünde ciğer bekleyecek.
Gün, yaşamın içinde ordan oraya savrulacak.
Yağmurda ıslanacak.
Rüzgârda uçuşacak.
Sıcakta eriyip gidecek gün.
Biz de içinde o ne derse onu yapacağız.
Sonsuz bir boyun eğiş ve sükunet içinde.
Bazen gayesiz olmak geliyor içimden.
Plansız yaşamak, belki salmak yaşamı ve ardından bakmak.
Çok bir şey istemiyorum aslında, sadece.
Durmak sadece durmak.
Sonra durduğum günleri sayıp, tekrar başlamak.
Kaldığım yerden mi başlarım acaba, yoksa dururken kaybettiğim şeylerin olduğu gerçeğini kabul ederek mi?
Bilemedim.
Yine de biraz durmayı denemeli🌿

