DİCTUM MEUM PACTUM/Sözüm Sözdür.

“Sesini değil de, sözünü yükseltmeyi” bize kim dayattı ki, bunu kim öğretti? İnsan yeri ve zamanı gelince, gelirse içindeki fırtınaları “mıy mıy incelikle” ifade edemez, etmemeli de. Öfke sağlıklıdır. “Öfke suratınıza inecek yumruğun elçisidir.” “Öfke, uzun zamandır gidecek yeri olmayan üzüntüdür.”

Ve öfke “hayal kırıklığına uğramış sevgidir.” Bilmeyenler için, hayal kırıklığı, yürek ağrısı demek, yürek sancısı.

Foucault “Tarafsız özne yoktur, zorunlu olarak birisinin düşmanıyızdır.” derken  sanırım “Düşmanımın düşmanı dostumdur.” demek istememiştir, bu çirkinliği reddediyorum.
Bu cümle, gaflate düşmüş, günü kurtarmaya çalışan, kendi çıkarı dışında hiç bir şey düşünmeyen, omurga yoksunu insanların ortak prensipsizliğidir.
Gerçekleri esirgemeyerek dosta “düşman” olmak, dostluğun kırmızı çizgisidir; elbette ki acıtsa da, acı da olsa,  yüzüne yüzüne, gözüne bakarak gerçekler, doğrular dosta tebliğ edilmelidir; bu iki/çok taraf için de geçerli olmalı, çünkü dengenin bozulduğu her iletişim yerle yeksan. Dostluk büyütür, geliştirir, değiştirir; yol açan bir kandildir dost! Şirazli Sadi’nin dediği gibi: Basit insanları överek, olgun insanları ise  eleştirirerek dostluğu sınarsınız.

Araya mesafeler ve zaman girse de birilerine düşman olmaz insan; araya giren, girilmesine izin verilen üçüncü, dördüncü, beşinci kişiler ortalığı lağım çukuruna çevirir ve insan ancak oradan  çıkınca o kokunun ve kokuşmuşluğun dayanılmaz “cazibesini” farkeder, tabii çıkma gücü ve cesaretini bulursa eğer.

Düşmanlık yapılmasına izin vermek, dost dediğini, dostluğunu yaşadığını iyi ve zor zamanlarda yalnız bırakmak, dostluk kelimesine yaban, kelimeyi ve manayı içi boş bir çuvala çeviriyor.
Buna ne denir bilmiyorum, bildiğim
herkes kendine yakışanı yapıyor; bazen de insan güç zehirlenmesiyle serhoş olup yakışmayanı da, zorla yakıştırıyor kendine.
Hayat seçimlerden ibaret, hayat seçimlerimizdir, bunu idrak etmekle başlıyor değişim, gelişim ve dönüşüm.
Uzun lafın daha uzunu, sözüm meclisten içeri, güruha: Bazı insanlardan ne yaparsanız yapın, istediğiniz  malzemeyi alamazsanız.
Yandan yandan gözetlemeler var farkındayım. Bir süre, belki de hep, hesabım görünür olacak; güruha özel.
Neyi taşıyıp prim yapacaksınız şimdi? Fakat ne acıdır ki: Ne kadar çoksunuz ve ne kadar az! Siz o kadar önemli ve değerlisiniz ki, şeffaflık sizden fersah fersah ötelerde eğleniyor, o değerli hesaplarınız “namusunuzun” bekçiliğini yapıyor, iyi gizleyin, kilitleyin,  mazallah…

Ezcümle: Düşmanımın düşmanı dostum değildir; kaldı ki, benim düşmanım, düşmanlık ettiğim “insan” yok, düşmanlık yüreği kirletir, yapay terbiye ve nezaket sahiplerini besler.
“Aç insan ise erdemlerini yer.”

Uğurlar olsun; yolunuza inciler, güller, nöbet şekerleri döktüm, daha ne olsun!
Yaldızlar döküldü!

Canan Kayışlı


Yorum bırakın