QUİ ROGAT, NON ERRAT/Soru Sormak Hata Değildir.

“kimsin dedi bahçıvan, nesin dedi
Bir pansiyonda unutulmuş nazarlığım
……”
Barış Erdoğan

1770 yılından bugüne gelmiş bir ağaç, heybetli, yüksek (35 metre) ve ihtişamlı; gölgesiyle adeta korumak ister gibi, geniş bir alanı kanatları altına almış. Gövdesinde bugüne kadar hiç rastlamadığım irilikte bir mantar besliyor; yoksa mantar mı ondan besleniyor acaba?

Göğe bakma durağı” değil burası, kendini dinleme, duyma ve bulma durağı! Ağaca sarıldım, sımsıkı, sarılmanın sözsüz anlaşmak olduğunu bilerek, kalp dilinde, kalpçe. Sarılmak, istediğinizi yanı başınızda bulamayınca, içinden alaz geçen birkaç hece demek..Diyorlar ki: Gittiğinde üzülecek kadar sıkı sıkı sarılmayın hiç kimseye. Oysa, iyi ki gittiğinde üzülecek kadar çok sevdiğim ve sarıldığım biri/birileri var/dı demek, zenginlik; belki de hayata atılan bir çentik!

Sizler de ağaçlara sarılır mısınız, onları dinler misiniz? Japonlar
suya gereksinim duymadan arınmaya
Orman banyosu/ Shinrin-yoku diyorlar, bu onlarda bir gelenek, bir alışkanlık, bir ritüel.
Orman banyosu yapınca kendine rastlamak, hatta kendini bulmak mümkünmüş!
Sessizliğin sesini duyup, doğanın yaptığı resmin bir parçası olmak da.

Burası “göğe bakma durağı” değil, burası bakmanın değil, görmenin, bilmenin ve anlamanın durağı.
Sevmek anlamaktır; peki anlamak sevmek midir?
“Kilitli odanın kapısına birkaç delik açtık ama anahtarı bir türlü bulamadık.”

Bilmiyorum!

Canan Kayışlı


Yorum bırakın