Saatleri Ayarlama Enstitüsü/Serkan Keskin

“Bazen düşünürüm, ne kadar garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün dene şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?”

Bugüne kadar izlediğim en iyi tek kişilik oyunculuk performansıydı sanırım.

Serkan Keskin tam iki saat boyunca, bir saniye bile durmadan, tek başına, rolden role

girerek, onlarca tiplemeyi oyunun heyecanını düşürmeden ve seyirciyi de yanıbaşında tutarak başarıyla canlandırdı; nefesimizi tutarak bir şölen izledik.

Bu performansa rağmen romanı okumamış olanlar sıkıldılar ki, “tepelerde” oturduğum için gördüm, cep telefonlarıyla WhatsApp yazışmaları yapanlar vardı!

Kitap  kolayca başlayıp bitirilebilecek bir kitap değil; dolayısıyla oyun da kolay anlaşılacak bir oyun değil.

Sinema ve tiyatronun iç içe geçtiği çağdaş bir uyarlamaydı.

“Hayatta “hep”i elde etmek için “hiç”in kısır çölünde yaşamayı tercih etmişti.”

“İnsan birisini bu kadar severse nasıl darılır ? Hiç darılabilir mi ? Muhakkak yorulmuştur.”

“Sabır, insanoğlunun tek kalesidir.”

“Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır… Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!”


Yorum bırakın