Bugün Çiğdem Akbaba’nın doğum günü, sayfasında doğum gününü kutlamış bazıları, oysa o 16 Mart 2020’de vefat etti. Yargılamıyorum! Çünkü takipçi sayısının fazla olması, dost ve arkadaş sayısının çok olması demek değil ki! İnsan arkadaş ve dostlarının doğum gününü, öldüğünü unutmaz!
“Can/an’ım, Can/canım!
Ne garip degil mi? Insanin hayatta ilk defa karsilastigi birine boyle hitabetmesi…
Galiba bu senin kişiliğinde yakaladığım özüne yakın ve şeffaf duruşundan kaynaklanıyor. Daha fazla da sebebini kurcalamak istemiyorum, hayat an ve oluş halindedir, o esnada bu bütünlüğe etki eden bir sürü değişken olabilir.
Bir facebook paylaşımın var ki, olaylara sevgi çemberinden ve ne kadar hassas terazilerde tartarak yaklaşıp bizim gibi iki ayakli hayvanların INSAN KILAN YONLERINI referans veren, buna hitabeden bakış açılarına aklını ve yüreğini samimiyetle açarak bana yakın durduğunu gösteriyordu…
Asansörde karşılaştığımda seninle, o kadar tanıdık ve yüksek bir enerji anonsu yapıyordun ki… hayatımda ilk defa birini böyle karşıladım…elimde detantor varmış gibi seni tepe çakrandan aşağıya kadar taradım… titreşimin çok yüksekti, özel biri olduğunu gösteriyor bu. Ayrıca annenin sağlığı nedeniyle dolaylı biçimde sen de ” kanser fenomeni”yle karşı karşıyaydın. Yorgunluğunu almak istedim, Auranı temizleyip seni dış etkenlerin yıpratıcılığından koruyacak bu zırhı kalınlaştırmaktı niyetim…
Çakra açıp dengeleme çalışması yaptık. Üstüne biraz da konuştuk, göz göze geldik, birbirimize iyi gelecek yumuşaklıkta ve sevgi frekansında sözleri, duyguları ifade ettik…
NE İYİ ETTİN DE GELDİN, BANA KALIRSA SEN BENİM BAHÇEME SEVGİ TOHUMLARINI ÇOKTAAN EKTİN VE GITTİN…
BU PAYLAŞIMLA BİZİ, O ANIMIZI ÖLÜMSÜZLEŞTİRDİĞIN İÇİN, ŞÜKRAN DUYMAMA VESİLE OLDUĞUN İÇİN SANA TEŞEKKÜR EDERİM…”
ÇİĞDEM AKBABA

Kendiyle yüzleşen, eksik, yanlış, hatalı taraflarını bilen ve üzerinde çalışan bir insan kişisi olarak, benim insanları silememek gibi bir handikapım var. Keşke dememek için sonuna kadar direniş, çaba ve emek etmek, bu arada kendini yormak, harap etmek, üzülmek, bazen iyi ki, bazen de yazık oldu emeğime dediğim durumlar; o yüzden de keşkeler az bende, var ama az. Bilirim ki hakkımı helal etmediğim “keşkenin” hakkı bana iyilik olarak döner.
Uzun bir giriş yine. Çünkü canım yandı bugün ve bazılarından öğrendiğim gibi, meselenin etrafından dolanmak istedim. Facebook bu sabah bildiri göndermiş, (geçen yıl kaybettiğimiz)
Çiğdem Akbaba’nın doğum günü diyerek.Canım yandı; 8 Aralık 2019’da ziyaretine gitmiştim Adana’da yattığı hastaneye. Kısa zamanda ne çok şey konuşmuştuk, hayallerini anlatmıştı, gelecekten, yarından bahsetmişti. Yarını olmadı!
Vefat eden arkadaşların telefonları da, sosyal medya sayfaları da bende duruyor, silemiyorum.
Bırakamama diye bir hastalık varsa eğer, hastayım; gidenlere haksızlık etmek ve onları yok saymak duygusu yakamı bırakmıyor. “Spirütüel” tarafı da olan bir insan olarak, onları rahat bırakmak gerektiğini de biliyorum.Ama bırakamamak, ayrılamamak gibi bir aksak tarafım var (gidersem de tam gidiyorum ama, bırakırsam da kapılar duvar)
O yüzden bugünden tezi yok, bıldırdan başlayarak, gidenleri yolcu etmeye karar verdim.
Toprak gönensin…
Canan Kayışlı 20/02/2021

