Ehlen ve Sehlen

“Mutluluk Senfonisi” patenti başkasında olsa da…

Ben başlamışım meğer, farkına varmadan, dilimden değil, kalbimden döküldü cümleler. Yine yeniden…

“Hayat, sana teşekkür ederim.”

Bana bunca mucizeyi tattırdığın, sevginin bin bir halini gösterdiğin için.

Toruncanıma “hoş geldin” demek istedim.

Diğerlerine güzellemeler yazmışken, enn miniciğe sessiz kalmak olmazdı.

Denize düştüm, sevgi denizine…

Bir damla gibi onun içine karıştım.

“Ki belki yeniden başlayacak yağmur…”*

Kim bilir, belki de her yağmur, içimizde filizlenecek yeni bir sevginin habercisidir.

“Meğer sevgi bölünmüyormuş,” dedi ikinci kez anne olan canım.

“Kalp, onları içine almak için daha da büyüyormuş.”

Evet, kalp “onbinyüz” sevgiyi içinde barındırır.

Bunun için enine boyuna genişler, derinleşir; kendinden doğar, kendini yeniden doğurur.

Sevgi, bölünmez.

Sevgi, eksilmez.

Sevgi, çoğalır.

Sevgi, yoğunlaşır.

Her yeni canla, her yeni sevdayla kalbin dili daha da zenginleşir.

Ve biz, her defasında sevginin ne kadar sınırsız olduğunu yeniden öğreniriz.

“Kizların güzeli, sultanı, güçlüsü,

yüksek, yüceltilmiş” demek kendisine seçilen, belki kendi seçtiği isim.

Bu isimle var ol, sağ ol, çok ol, çok yaşa, huzurla, mutlulukla, sağlıkla ve dirençle, anlamını bulduğun bir hayatın olsun dilerim.

Geç oldu farkındayım!

Hoş geldin canımın Cananı.

Canan Kayışlı 22/05/2025


Yorum bırakın