Lizbon/Lisabon

 Tejo Nehrinin oluşturduğu haliç üzerine kurulan, Atlantik Okyanusu kıyısında olan Lizbon/Lisboa/Olisipo 1256’dan beri  Portekiz’in başkenti  ve en büyük şehridir.

(Bize Sintra’yı gezdiren rehber, Lizbon’un içinde Atlantik Okyanusunun olmadığını söyledi.) Lizbon Portekizcede güvenli liman anlamına geliyor.

Akdeniz’e kıyısı olmasa da, bir Akdenizli o.

Lizbon, İstanbul gibi, Roma gibi çok tepeli bir şehir, bol yokuşlu. O yüzden istisnalar dışında, herkesin ayağında bir spor ayakkabısı vardı. Çünkü başka türlü yürümek namümkün. Gün batımı o kadar güzeldi ki, vaktini bekleyen şiir, güne gizlenmiş de, peçesini açıyor gibiydi.

Bu kadar güzel bir gün batımı, kaç şehire bahşedilmiş acaba!

Lizbon’un Antik Roma’dan Endülüs’e, Osmanlı’dan Napolyon’a kadar uzanan bir tarihi var ve bu izlere her yerde rastlamak mümkün;  Portekizliler bu izleri silmekle değil, korumakla mükellef tayin etmişler kendilerini.

Lizbon’un dik yokuşları arasında, çamaşır asılı evler, bana “eskiyi” ve ne kadar eskidiğimi çağrıştırdı. Şık sokakların yüksek binalarında da çamaşır asılı balkonlar selamladı bizleri. Lizbonda evler çok yüksek değil. Bunun nedeni de 1755’te, şehri yerle bir eden deprem. O tarihten itibaren, yapılaşma, deprem unutulmadan yapılmış.

Alfama’da kaldığımız için, biraz anlatmak gerekiyor.Alfama, eski şehrin bulunduğu semttir.

Tejo nehrinin kıyılarından Lizbon Kalesi’ne kadar uzanıyor; dik yokuşları, göz korkutan merdivenleriyle gezmesi epey yorucu, ama o eski dokunun sindiği sokaklarda gezmek çok keyifli.

Alfama, Arapça hamam anlamına gelen al-hamma kelimesinden türetilmiş;

100.000 kişinin öldüğü 1755 depreminde şehir yerle bir olurken, Alfama çok az hasar almış ve dokusunu korumuş.

Burada gezilecek yerler arasında sahile kadar uzanan Keşifler Anıtı, şehrin en önemli ve en eski dini yapısı olan Lizbon Katedrali, muhte

eşsiz manzarasıyla São Jorge Kalesi,şehrin ruhunu yansıtan Praça de Compostela, Baxia semtindeki Rossio Meydanı, yaya bölgesi olan Rua Augusta ve bu caddenin sonunda yer alan Rua Augusta Kemeri ilk sıraları alır.

İhtişamlı yapısıyla bizleri selamlayan Belem Kulesi, 1500’lerde şehri savunmak amacıyla kurulmuş, daha sonra deniz feneri ve gümrük kontrol amacıyla kullanılmış. 1900’lerde  UNESCO Dünya korunması altına alınmış; maalesef tadilat dolayısıyla sadece dışarıdan görebildik.

Lizbon’da bir çok şehirde bulunduğu gibi hop on hop off otobüs turları var; şehrin ana turistik yerlerini görmek için iyi  bir seçenek oldu. Çünkü insan birkaç günde, çok fazla yer görmek  istiyor. Bu turlar da  farklı güzergahlar ve şehrin birçok önemli noktasına ulaşım sağladığı için, daha fazla yer görmek ve gezme imkanını bulduk.

Diğer Avrupa ülkelerine göre fiyatlar, özellikle de içecek  fiyatları çok  uygun. Bugüne kadar içtiğim en güzel espressolardan birini 0,90 EUR’a içmek şaşırtıcıydı.

Portekiz’in en ünlü tatlısı, Pasteis de Nata, içi yumurtalı muhallebi dolgulu, dışı ise çıtır bir hamurdan (sanırım milföy hamuru) oluşan  bir Portekiz tartı. Üzerine tarçın serpilerek de yenen  bu çook tatlı, “Belem turtası” olarak da biliniyor.

Lizbon’da insanların, tembelliği değil, yavaşlığını fark ettim.

Kimse bir yere yetişmeye çalışmıyor gibiydi. Sokaklarda ağır adımlarla yürüyen insanlar, oturup uzun uzun sohbet edenler, zamanı telaşsızca tüketen, daha doğrusu sindire sindire yaşayan yüzler… Bana yabancı, ama bir o kadar da özlem duyduğum bir hali hatırlattı. Kıskandım!

Bir kere daha farkettim ve hissettim ki, ne çok koşuyoruz, ne çok şeye yetişmeye çalışıyoruz ve ne çok şey yapıp, aslında ne kadar az yaşıyoruz.  Çok gerçek ve çokça yaşamak olarak algıladım ben Lizbon’u.

Amma… Havaalanındaki “kaos”, kendimi akort çalışan bir fabrika bandındaki bir “eşya/mal” gibi hissettirdi bana ve bu duyguyu hiç sevmedim. Belki kapitalist bir düzenin ritmine ve tıkır tıkır işleyen, ipimizi biraz daha uzun tutan bir “demokrasinin” çarkına alışmış olmanın sonucudur bu duygu diyerek de günah çıkarayım!


“Lizbon/Lisabon” için bir cevap

  1. Hülya K. Avatar
    Hülya K.

    Cananım ne güzel ve bilgi dolu anlatmışsın, teşekkürler 👌🥰

    Beğen

Yorum bırakın