-

Balık, Çocuk ve Doğru Sevgi
Çocuk balık istiyor,(akvaryum değil, yemek için)anne almıyor ya da alamıyor; çocuk feryadı basıyor. Bunu gören balıkçı çocuğun eline kocaman bir balık tutuşturuyor. Bir torbaya falan koymadan hem de. Çocuğun koynunda (gerçekten koynunda) kocaman bir balık, ailece eve dönüyorlar. Olayın öncesi var mı, balıkçı bir tanıdık mı bilmiyorum. Fakat çocuk burada bu tavırla, ağlayınca susma payı
-

ÇİĞDEM AKBABA
Bugün Çiğdem Akbaba’nın doğum günü, sayfasında doğum gününü kutlamış bazıları, oysa o 16 Mart 2020’de vefat etti. Yargılamıyorum! Çünkü takipçi sayısının fazla olması, dost ve arkadaş sayısının çok olması demek değil ki! İnsan arkadaş ve dostlarının doğum gününü, öldüğünü unutmaz! “Can/an’ım, Can/canım! Ne garip degil mi? Insanin hayatta ilk defa karsilastigi birine boyle hitabetmesi… Galiba
-

Ey Özgürlük
“Özgürlük, akıldışı tutkuların sesine karşı aklın, sağlığın, huzurun,vicdanın sesini dinleme ve izleme yeteneğinden başka bir şey değildir.” Erich Fromm Küçük bir evde yaşıyorum. Alanım sınırlı olduğu için evin dışındaki ortak kullanım alanlarından biraz olsun faydalanmak istemiştim. Dış kapının önüne küçük bir ayakkabılık koyarak, hem düzen sağlamayı, hem de evin içinde biraz daha yer açmayı düşünmüştüm.
-

Felsefenin İncelikleri
Türkiye’de felsefe ya da filozof dendiğinde genellikle dünya sorunlarından elini eteğini çekmiş, fildişi kulesinde oturan ve varoluşun genel sorunlarını kendine dert edinmiş münzevi insanlar akla gelir…
-

Taraf Olmak
“Cehennemin en azap verici yeri, büyük ahlâki çöküntü dönemlerinde tarafsız kalanlara ayrılmıştır.” Dante Alighieri Her şeyi kendine uyarlayan bir Türkiye yaratmışlar… Bir gazetecinin gözaltına alınmasını yorumlayan ve “Türkiye şartlarında yapılan gazeteciliği bilmemek” ifadesini kullanan biri, aslında kişiliğinin gazeteciliğin ruhuna aykırı olduğunu ilan etmiştir. Gazetecilik, şartlara teslim olmak değil, şartları sorgulamaktır. Eğer bir ülkede gazetecilik yaparken
-

Saatleri Ayarlama Enstitüsü/Serkan Keskin
“Bazen düşünürüm, ne kadar garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün dene şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?” Bugüne kadar izlediğim en iyi tek kişilik oyunculuk performansıydı sanırım. Serkan Keskin tam iki saat boyunca, bir saniye bile durmadan, tek başına, rolden role girerek, onlarca tiplemeyi oyunun heyecanını düşürmeden
-

GENÇLİĞİM EYVAH!
Laz Dursun, hukuk bürosundaki müvekkil koltuğundan kalkmak için birkaç kez hızlıca yekindi, sonra vazgeçti; sesindeki öfkeyi temizlemeye çalışarak şöyle söylendi: “Sayın Avukatım, inan ki canımdan bezdim; bu Fadime’den yıldım artık, yıldım.”
-

An
“Sadece güneşli günlerde yürürseniz, hiç bir zaman hedefe varamazsınız” demişti “Simyacı” da Paulo Coelho…
