-

BAYAN OLMAK KOLAY KADIN OLMAK ZOR
İnsan sadece konuştuklarından değil, konuşması gerekirken sustuklarından da sorumludur! “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” bananeciliği, haksızlık ve adaletsizlikten beslenenleri güçlendirip Oxyuranus microlepidotus’e dönüştürür, bu dönüşüm ise, ilk önce ona göz yumanları batağına çeker, bize de “geçmiş olmasın” demek düşer, geçmeyecek! Acıyorsam sana… Şu sıralar çıkar ilişkilerinin dengesi bozulduğu için yaşadıklarını ifşa eden “bayan” hanım.Dillenen gerçekleri
-

Rouven Laur
Kızgın, öfkeli ve çok üzgünüm, çok… Facebook ceza vermiş bana, yine yeniden. Paylaşımımda nefret söylemi varmış! Mannheim’ın kalbinde bir polis öldürüldü. “Biri” fikir ve bilumum özgürlüğü olmadığı için kendi ülkesinden kaçıp, iltica ettiği ülkede, “sözde” dinini savunmak için birini kesti, biçti ve demokrasi bekçisi bir polisi öldürdü.. Ve ben bunları söylediğim için “nefret söylemi” yayıyorum
-

“Üzerimizde Hakkı Olan Yapıtlar Yazarı” Barış Erdoğan
Çoğu kişinin küçümsediği, yukarıdan baktığı sosyal medya sayesinde (sayesinde gölgesinde demekmiş, bunu Barış Hocamdan öğrendim) tanıdım onu. Böyle bir kalemi bu mecradan tanımak ayıp olabilir, hatta günah. Ama ben bir Alamancıyım ve benim çok uzun seneler Edebiyat dünyasıyla sadece klasikler ve güncel edebiyat üzerinden ilişkim oldu. Her ne kadar buraya gelen Murathan Mungan, Fakir Baykurt,
-

Naftalin Kokusu
Ben babaannemi hep sandığının önünde oturmuş, anılarını kucaklamış hatırlarım. Odaya yayılan lavanta kokusunda hatırlarım. Tespih sesinde, Türkçe ettiği ve anladığım dualarının içinde hatırlarım…
-

Selime Sultana
Bilirim. ” Herkesin yükü kendine ağır, acısı ağrısı kendine biricik! ” İki gündür böyle… “Bugün benim efkârım var zarım var.Değme Felek değme telime benim” Dile kolay, sen gideli iki yıl olmuş. O günden beri, içimi kanırtan bir sızı var; meğer sen varken, ne kadar kalabalık, çokmuşum ve senden sonra, ne kadar az ve ıssız! Bir
-

QUİ ROGAT, NON ERRAT/Soru Sormak Hata Değildir.
“kimsin dedi bahçıvan, nesin dediBir pansiyonda unutulmuş nazarlığım……”Barış Erdoğan 1770 yılından bugüne gelmiş bir ağaç, heybetli, yüksek (35 metre) ve ihtişamlı; gölgesiyle adeta korumak ister gibi, geniş bir alanı kanatları altına almış. Gövdesinde bugüne kadar hiç rastlamadığım irilikte bir mantar besliyor; yoksa mantar mı ondan besleniyor acaba? Göğe bakma durağı” değil burası, kendini dinleme, duyma
-

Türkiye’den Arjantin’e Bir Göç Hikâyesi
Göç kavramı, nedenleri, sonuçları gibi yerlerden hiç bakmayınız bu yazıya baştan belirteyim. Bizim derdimiz başka. Yola çıkma rotamız daha çok aidiyet duygusu, kök salma, bağlanma ve tüm bunları yok sayıp gidebilme motivasyonuyla ilgili olacak çünkü…
-

Buğu
Günbatımları şehre hüzün veriyor. Bir tuhaf hissediyor insan kendini. Unutulmuş Sevilmemiş Dışlanmış Duyguları harcanmış Kurutulmuş, asılmış bir asma yaprağı gibi…
