QUİD RİDES? DE TE FABULA NARRATUR / Ne Gülüyorsun? Anlattığım Senin Hikayen

“Kimseye acı vermemek için, kırk yerinden kırılan inceliğim”
Bıçak sırtı bir tavır; başkası kırılmasın için, incitilmeye izin vermek, acı çekip susmak, daha fazla üzülmek demek ve ne acıdır ki, hiç kimse acı çektiğinizi hissetmez bile, çünkü susmayı, belli etmemeyi, “kan kusup kızılcık şerbeti içtim” demeyi, ağrı eşiğini geniş tutmayı marifet diye öğretmişlerdir size. “Cehennem acı çektiğimiz yer değil, acı çektiğimizin duyulmadığı yerdir.”
Ve susmayı asalet değil de, korku, boyun eğmek, “suçu” yüklenmek gibi gören ve yaptığını yanına kâr kaldığını zanneden “uyanıklar” Yanınıza bir şeyin kâr kaldığı falan yok, çünkü kâr dediğinizin bedeli ruhunuzdan ödeniyor, azalıp ıssızlaşıyorsunuz, farkında değilsiniz sadece. Bir şeyi reddetmek olmadığı anlamına gelmiyor; insan hata yapandır, ama hatayı görüp, anlayıp, düzeltme çabasına düşendir de “insan”. “Yaptım oldu, yapmadım kurgu, yanlış anladın” diyerek yaşamak hayat olmamalı, hayat herkesi bir çırpıda harcayacak kadar basit olmamalı ve hayat dünü hiç yaşanmamış sayacak kadar anlık olmamalı, çünkü “dün bugündür” ve “bugün yarındır”

“Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek. “Ellerim tertemiz…
İnsanların acılarının üzerinde tepinen, empati yoksunu, saygı fakiri, taktik ustaları; siz “kirlenmek güzeldir” cümlesini yanlış anlamış olabilir misiniz! Kirlenmek, hata yapma hakkıdır, hatalarla öğrenme hakkıdır, ama hiç kimse kötülük yapma hakkına sahip değildir. Kirlenmek, kirin, pasın, pisliğin içinde kalmak, kaybolmak değildir. İnsan yaşamaya alıştığı yere benzer, o yerin koşullarına uyum sağlar. Temizlikten uzak kavram ve tavırlarla yaşamak bir tercih de olabilir, hatta insan bunun kurnazlık gibi, içinde taktik, yanıltma olan övünülecek, zekanın bir türü sanabilir. Oysa kirlenmek bir bebek altını kirletince ya da üstünüze istifra edince güzeldir, oysa kirlenmek bir çocuk bilerek ve isteyerek, çamura basınca, hatta yuvarlanınca güzeldir, oysa kirlenmek, toprağa bir tohum, bir çiçek ekmek için, eldiven takmadan, toprağı eşelemek ve tırnakların içine kadar işleyen toprağı görünce güzeldir, oysa kirlenmek, yağmur sonrası mis gibi toprak kokusuyla mest olup, çıplak ayakla toprağa basınca ve ayaklar ıslanınca, çamura bulanınca güzeldir. Oysa kirlenmek, güzel bir kadının, sevdiğiyle aylar sonra tekrar buluşma heyecanıyla, ona daha güzel görünme isteğiyle, gözünü boyayıp, onu görünce mutluluktan ağlayınca, tüm “boyanın” akıp, onu çirkinleştirince güzeldir. Oysa kirlenmek, bir adamın sevdiceğinden ayrılırken salya sümük ağlayınca güzeldir. Oysa kirlenmek, incittiğinin, kırdığının ve hatta kötülük yaptığının farkına varıp, bunu düzeltmek için çabalayınca güzeldir. Ama ahlâkî kirlilik kötülüktür, çirkinliktir. Sırları dökmek, kötülüktür, çirkinliktir, yalan söylemek, yapmadım, yapmayacağım dediğini yapmak kötülüktür, çirkinliktir.
Su görünen çamuru, kiri temizler, kötülükle kirlenen ruhun arınması için ise, su çaresizdir!
İnsan kendi gözyaşlarıyla temizlenebiliyorsa eğer, “kirlenmek güzeldir” Ama kirlenmek, başkasının gözünün yaşına sebep oluyorsa kötülüktür ve su bile bunu temizlemeyi reddeder. Siz kötülüğünüzle baş başa kalır, içinde boğulursunuz, eee boğulun da bi zahmet.

Canan Kayışlı


“QUİD RİDES? DE TE FABULA NARRATUR / Ne Gülüyorsun? Anlattığım Senin Hikayen” için bir cevap

  1. Hülya. K Avatar
    Hülya. K

    👏👏👏👌😊

    Liked by 1 kişi

Hülya. K için bir cevap yazın Cevabı iptal et